Dinçer'in Bloğu

Blok derken; basketboldaki bloktan bahsediyorum, yazım yanlışı yok.. (Bkz. Sayfanın sağındaki resimde 7 numaraya yaptığım blok) Ama hazır blok olayına girmişken bir de blog olayına girsem fena olur mu? Bence olmaz. Hadi buyrun...

Pazartesi, Mayıs 30, 2005

Şansal ve Rencide

Küçüklüğümden beri kuşlara, özellikle de muhabbet kuşlarına ayrı bir ilgi/sevgi duyarım. Ortaokul yıllarındayken aldığımız bir çift muhabbet kuşu; Maviş ve Tatlı uzun bir süre bizimle yaşamışlar, birlikteliğimizin sonlarına doğru Maviş'in doğurganlık konusundaki üstün başarısı ortaya çıkmıştı. Yavru sayılarının artmasının ardından (her yavruyu bir akrabamıza hediye ediyorduk) ve yanlış hatırlamıyorsam benim üniversite sınavı zamanım da yaklaşmasının etkisiyle muhabbet kuşu sevdam bir süreliğine son bulmuştu.
Geçtiğimiz aralık ayında aldığım erkek muhabbet kuşuyla yeniden eski günlere döndüm. Adını Şansal koyduğum bu kuş evimizin neşesi oldu dersem tam olarak doğru söylemiş olmam. Tamam, evcilleşme konusunda pek sorun yaşadık; parmağa korkmadan geliyordu ama genelde kendi halinde sessiz sakin takılmayı tercih ediyordu.

Şansal

Bunun üzerine ona bir eş almaya karar verdim ve bu kararın sonucunda Rencide kafese ayak bastı. Kuşu satan arkadaş (Dinçer Pet Shop - Bakırköy) kuşların en geç 2 hafta içerisinde birbirleriyle kaynaşacaklarını (ki benim istediğimde birbirlerine aşık iki muhabbet kuşu olarak şen şakrak hayatlarını sürdürmeleriydi) hatta bir ay sonra büyük ihtimalle çiftleşeceklerini belirtmişti.

Rencide

Bugün itibari ile 30 gün oldu Rencide ve Şansal birbirlerini tanıyalı ama henüz pek bir yakınlaşmaya şahit olduğumu söyleyemeyeceğim. Yalnız bir şey keşfettim, (Şafak arkadaşım bu keişf konusunda bana pek bir yardımcı oldu) Samanyolu şarkısı çalmaya başlayınca Şansal'a bir haller oluyor ve mırıl mırıl bir şekilde Rencideye sarkmaya çalışıyor. Bir iki kere amacına ulaştı ve Rencideyi besledi. (Bir nevi geviş getirip dişi kuşu besleme olayı) Onun dışında ortada aşk adına pek bir şey olmadığını söyleyebilirim.
Haziran ayında da aralarındaki mesafeyi korurlarsa Rencide'nin yerini Okşan alabilir kafeste ama bakalım.. Zaman herşeyi gösterecek.

Kurtlar İmparatorluğu

Haftasonu gittiğim filmden kısaca bahsetmek istiyorum. Uyarlama senaryo filmlerden her zaman hoşlanmışımdır. Hem bu nedenden, hem de bir şekilde Türklerle ilgisi olmasını yarattığı merakla Kurtların İmparatorluğu'nu izledim.

Jean-Christophe Grange'ın aynı adlı romanında uyarlanan ve başrolünde ünlü Jean Reno'nun oynadığı (bizim Emre Kınay'ın da yaklaşık 5 saniyelik bir rolü var bu arada) film Fransız yapımı bir aksiyon. Kitabı okumadığım için öykü bana sürükleyici geldi. Yer yer etkileyci görsellikleri de belirtmeden geçemeyeceğim.
Sonuç olarak bir şaheser değil ama paranıza yazık olduğunu da düşündürmüyor kesinlikle. 10 üzerinde 7 veririm ve tavsiye ederim.

Pazar, Mayıs 29, 2005

Emanuel Ginobili


San Antonio 102 - 92 Phoenix

Cumartesi, Mayıs 28, 2005

Spurs gerçekten sıkıcı bir takım mı?

Google Alerts sayesinde email hesabıma günlük gelen haberlerin başlıklarından birisi de "San Antonio Spurs". Dün gelen haberlere göz atarken bir yazı gözüme çarptı. Yazıda San Antonio Spurs basketbol takımına en çok getirilen eleştiri olan 'sıkıcı basketbol'dan bahsediliyordu. Ve gerçekten böyle olup olmadığı sorgulanıyordu.
Bu konuyu bugüne kadar defalarca kadim dostum Tuncayla da tartışmış olduğumuz için; benim de söyleyecek bir çift lafım var tabii. Öncelikle ben basketbolun savunma tarafını da en az hücum tarafı kadar seven birisiyim. Bazıları 125-118 biten maçları 69-64 biten maçlara rahatlıkla tercih edebilirken benim için bu iki maçın da birbirinden farkı yoktur; hatta düşük skorlu olan maçı (tabii her iki takımın beceriksizliği yüzünden değil, iyi savunmaları nedeniyle maçın düşük skorlu geçtiğini varsayıyorum) diğerine tercih ederim.
Bu bağlamda San Antonio Spurs'ün de bu ikinci kategorideki takımlardan biri olduğunu söyleyebiliriz. Gregg Popovich basketbolu savunma mentalitesi üzerine oturtmuş bir coach. Bu nedenle takıma oynattığı oyun ile mesela Phoenix'in oynadığı basketbolu karşılaştırmamak lazım. Ama Spurs'ün oynadığı basketbola sıkıcı demeden önce de iki kere düşünmek lazım.
Öncelikle ligin en iyisi olmasa bile, en iyi üç oyun kurucusundan biri olan Tony Parker'a sahipler. Parker belki çift haneli asist ortalasıyla oynamıyor ama hızı ile yarattığı pozisyonlar, rakibin savunma dengesini rahatlıkla bozabilmesi onu vazgeçilmez yapıyor. Spurs'un bu nedenle bir ara ilgilendiği Jason Kidd'den vazgeçtiğini düşünüyorum.
İki numaralı pozisyonda Arjantin'in yetiştirdiği en iyi basketbolcu olarak gösterilen ve Avrupa kariyeri boyunca almadık kupa bırakmayan Emanuel Ginobili var. Kendine has hücum stili, her an top çalmaya meyilli savunması ve atletik yetenekleri NBA'de de hakettiği yere gelmesini sağladı.
Tim Duncan için ayrı bir paragraf açmaya bile gerek yok aslında ama ondan bahsetmemek de ayıp olur. Ligin tartışmasız en yetenekli uzunu olduğunu düşünüyorum. Gerek basketbol konusundaki yetenekleri gerek de insani kişiliği ile gerçekten bir numara.
Bu üç yıldızın yanı sıra; Brent Barry gibi bir şutör, Robert Horry gibi bir tecrübe abidesi, Bruce Bowen gibi bir savunma profesörü takımın geri kalan isimlerinden sadece bir kaçı. Böyle bir kadroya sahip olan San Antonio Spurs'ün hemen her maçında jeneriklik bir hareket görebiliriz.
Kaldı ki, sıkıcı savunma basketbolu oynadığı söylenen bu takımın Phoenix gibi göze hoş gelen hücum basketbolu oynayan ligin en iyi galibiyet yüzdesine sahip takımını deplasmanda 2 kere ardarda 121-114 ve 111-108 yendiğini de gözden kaçırmamalıyız.
Tüm bunlardan sonra acaba hala "sıkıcı basketbol" konusunda ısrarcı kimse var mıdır?

Cuma, Mayıs 27, 2005

İlk mesaj

Öncelikle burada neler bulabileceksiniz, ondan bahsetmek istiyorum. Her blokta olduğu gibi bu blokta da zamanlama, sıçrama, estetik, topu panyaya yapıştırma gibi özelliklerden en az bir-iki tanesi mevcut olacak. Sonrasında, her blog'da olduğu gibi bu blog'da da çeşitli konular ile ilgili denemeler yer alacak. (Bu kelime oyununu daha ne kadar sürdürürüm bilemiyorum!)
Değinmek istediğim konulara örnek vermek gerekir ise; ilk 3 sırayı "Bilgisayar", "Basketbol" ve "Sinema" alacak diye düşünüyorum. Bakalım, kısmet...
Hayırlı olsun.